Yazar: editor

Kısırlık Psikolojisi Kısırlık Tanısı ve Tedavisinde Psikolojik Destek: Kısırlık tedavisi gören çiftlerin çoğu, çocuk sahibi olmak amacıyla görülen tedaviyi hem fiziksel, hem de duygusal açıdan büyük özveri gerektiren bir yaşam olayı olarak tanımlar. Bu nedenle, tedavi döneminde çiftlerin fiziksel açıdan hazırlanması kadar ruhsal açıdan da tedaviye hazırlanmaları önemlidir. çiftlerin olası psikolojik ihtiyaç ve beklentilerini ifade edebilecekleri uygun bir ortamın yaratılması, tedavinin bütünselliği ve etkinliği açısından yararlıdır. çocuk sahibi olma ile ilgili yaşanan problemler çifte özel bir konu olmasına rağmen, toplumsal beklentilerin konuyla ilgili kararların alınmasında belirleyici bir etken olduğu görülür. çiftler, bu dönemde yaşadıklarını yakın çevresiyle paylaşmak konusunda çekimser kalabilir. Tedavi döneminde bir çok test ve tetkikle ilgili kararların alınması, olayın maddi boyutu, çocuk sahibi olmakla ilgili belirsizlik, çevresel etmenler, çiftlerin ruhsal açıdan duyarlı hale gelmelerine neden olabilir. Umut ile umutsuzluk arasındaki çizgide beklentilerin tutulması ve bu beklentilerin alınan tetkik sonuçlarına göre kolayca değişebilir olması, endişe, korku, kızgınlık, mutluluk ve neşe gibi çok çeşitli duyguların yaşanmasına neden olduğu görülür. Tedavi Sürecinin Psikolojik Etkileri Nelerdir? Bireyin kişilik yapısı, hayata bakış tarz

Kategori Kısırlık

Erkek kısırlığında mikroenjeksiyonun keşfinden sonra en önemli gelişme menisinde hiç sperm bulunmayan erkeklerde uygulanan cerrahi girişimdir. Bu yöntem sayesinde umutsuz vaka olarak görülen pek çok erkek çocuk sahibi olabildi. Üremeye yardımcı tedaviler arasında tüp bebekten sonraki en önemli gelişme mikroenjeksiyondur. İlk mikroenjeksiyonun ve bu işlemin ardından doğan bebeğin dünyaya gelmesinden birkaç yıl sonra devrim yaratan cerrahi sperm arama işlemi kullanılmaya başlandı. Menisinde hiç sperm olmayan bir erkeğin testislerinden ameliyatla sperm bulunması, bu spermle mikroenjeksiyon sonrası gebelik elde edilmesi tüm dünyada çocuk sahibi olması olanaksız binlerce erkek için umut oldu. Birkaç yıl sonra ülkemizde de uygulanmaya başlanan cerrahi sperm arama ameliyatları yıllarıdır pek çok çiftin kendi çocuklarına sahip olmalarının yolunu açtı. Azospermi nedir? Bir erkeğin menisinde hiç sperm olmaması değişik nedenlere bağlı olabilir. Bunların bir kısmı sperm kanallarının tıkanıklığına bağlıdır. Böyle bir durumda testislerde spermüretimi olmaz. Bununla birlikte varolan spermler kanallardaki tıkanıklık nedeniyle meniyle dışarıya atılamaz. Bu durumda tıkanıklığa bağlı sperm olmamasından (obstrüktif azospermi) söz edilir. Tıkanıklığa bağlı azospermi olgularında ince bir iğneyle tıkalı olan kanallara ya da testis dokusu içine girilerek küçük parçalar alınır. Bu parç

Kategori Kısırlık

Aşılama kısırlık tedavilerinde ilk uygulanan tedavi yöntemlerinden biridir. Kısırlık Latince adı ‘artificial insemination’ demektir.Aşılama yöntemi kadına verilen hap ya da iğnelerle her ay kendiliğinden oluşan bir adet yumurtanın sayısı iki ya da üçe çıkarılırken, erkeğin spermleri de özel bazı yöntemlerle yıkanıp hazırlanır. Erkekten alınan spermlerin hareketli olanları küçük bir hacimde yoğunlaştırılmış olur.Kadına verilecek çatlama iğneleri ile yumurtaların çatlama zamanı da ayarlanarak hazırlanmış olan spermler rahim içersine özel bir plastik kanül yardımıyla bırakılır ve rahim içerine bırakılan spermlerin en hareketli olanlarının kadın yumurtasına ulaşmaları beklenilir. Aşılama işlemi için kadında en az bir kanalın/tüpün açık olması şarttır. Dolayısıyla aşılama işleminden önce rahim filmi çekilmesi gereklidir. Eğer erkeğin spermlerinin sayı ve hareketi çok düşük ise aşılamadan beklenecek fayda çok azdır.Bu sayı ve hareket konusunda tam bir fikir birliği olmasa da genellikle kabul gören görüş erkeğin spermlerine yıkama işlemi uygulandıktan sonra ileri doğru hareketli sperm oranının en az mlde 1 milyonun üstünde olması gerektiğidir.      

Kategori Kısırlık

Varikosel Nedir? Eşlerini gebe bırakamayan erkeklerde en sık rastlanan anormalliklerin başında varikosel gelir. Testislerden kirli kanı taşıyan damar sistemindeki genişlemelere, Pampiniform pleksus yani varikosel adı verilir. Varikosel ile kısırlık arasındaki ilişkiyi birçok değişik açıdan incelemekte yarar var.Varikosel gözle görülebilir, elle hissedilebilir veya Doppler ultrason incelemesi ile saptanabilir. Doppler ultrason ile saptandığında subklinik varikosel adı verilir. Mağdur olan erkeklerde kısırlık dışında en belirgin yakınma kronik kasık ağrısı ve baskı hissidir. Bugün için sadece gözle görülen veya elle hissedilen varikoselin önemli olduğu kabul edilir. Varikosel görülme sıklığı Daha önce eşini gebe bırakmış olan erkeklerin %20’sinde varikosel bulunur. Kadının normal olduğu kısır çiftlerde ise görülme oranı %35 – 40 civarındadır. ABD’de askere alınan genç erkeklerin %20’sinde klinik varikosel görülür. Bu erkeklerin daha sonraki uzun dönem takiplerinde varikoseli olan ve olmayanların eşlerini gebe bırakabilme oranlarında farklılık saptandı. Varikoselin nasıl kısırlık yaptığına dair herkes tarafından kabul gören bir teori yok. Mağdur olan erkeklerin menilerinde stres paterni adı verilen sperm morfolojisi ve hareket bozukluğu görüldüğü söylense de, benzer bozuklukların mağdur olmayan erkeklerde de görülmesi bu bulgunun önemine gölge düş

Kategori Kısırlık

Erkekler kadınlarla kıyaslandığında çok duygusal değiller. Ancak söz konusu kısırlık olduğunda, erkekler de bir hayli hassaslaşabiliyor. Çocuğu olmayan çiftlerin %30 – 50’sinde problemin erkekten kaynaklandığı düşünüldüğünde haksız da sayılmazlar. Her kültürün kendine özgü klasikleri vardır. Bizim kültürümüzün en önemli klasikleri arasında yeni evlenen çiftlere ‘Eee, çocuk ne zaman olacak?’ sorusunu sormak yer alıyor. Çocuksuz geçen bir kaç yılın ardından artık yakın çevrede ‘Galiba çocukları olmuyor’ sesleri yükselmeye başlar. Bundan en çok mağdur olansa yine kadınlar. Çünkü bir çifttin çocuğu olmuyorsa önce kadın şüpheli duruma düşer. Oysa çocuğu olmayan çiftlerde problem %30 – 50 erkekten kaynaklanır. Erkekteki bu problemlerin nedeni %30 – 40 olguda açıklanamaz. Sperm kalite ve sayısındaki bozuklukların nedeni bulunamadığında bir takım deneysel ilaç tedavileri uygulanırdı. Ancak bu tedavilerin herhangi bir etkinliğinin olmadığı görüldü. Mikroenjeksiyon tekniğinin 1992 yılından itibaren uygulanılmaya başlanmasıyla birlikte erkek kısırlığının tedavisinde bir dönüm noktası yaşandı. Bu teknikle şiddetli erkek kısırlığı durumlarında bile yüksek gebelik oranları elde etmek mümkün hale geldi. Azımsanamayacak bir orana sahip olan erkekteki kısırlık nedenlerini 2 ana grupta toplamak mümkün.

  • Spermin sayı ve kalitesini etkileyen üretim bozuklukları.
  • S

Kategori Kısırlık

Kuşkusuz her kadın doğası gereği çocuk sahibi olup annelik duygusunu tatmak ister. Ancak günümüzde her 100 çiftten 15’i bu isteğine kavuşabilmek için yardım almak zorunda. Kısırlığın çözümsüz olduğu vakalar enderdir. Ancak erken menopoz ya da erkekte hiç sperm hücresi bulunmaması durumunda yardımcı yöntemlerebaşvurmak anlamlı değil. Bunun dışında kalan kısırlık vakalarında ise sadece çocuk sahibi olma şansının azaldığı söylenebilir. Tanının konabilmesi için tetkikler ve muayeneler adım adım uygulanır ve uzun zaman alabilir. Bu zaman doktorun problemi iyi anlamasına ve en etkili tedaviye karar vermesine yardım eder. Araştırmalar sonucu bir veya birden fazla kısırlık nedeni bulunabileceği gibi çiftlerin yaklaşık %15’inde kısırlığın nedeni saptanamaz. Kadındaki en önemli kısırlık sebepleri yumurtlama bozuklukları, endometriozis ve tüplerin hasarlı veya tıkalı olmasıdır. 1. Yumurtlama bozuklukları: Kadında en sık görülen kısırlık nedeni yumurtlama bozukluklarıdır. Yumurtlama (yumurtanın yumurtalıklar dışına atılması) olmaksızın döllenme ve gebelik oluşamaz. Yumurtlama bozukluğu dendiğinde yumurtlamanın hiç olmaması veya düzensiz ve seyrek olması anlamına gelir. Adetlerin seyrek veya hiç görülmemesi çoğu zaman bir yumurtlama bozukluğunu gösterir.Ancak adetlerin tamamen düzenli olduğu durumlarda da yumurtlama bozukluklarına rastlanabilir. Yumurtlama bozuklukl

Kategori Kısırlık

Kısırlık – İnfertilite nedir, nedenleri nelerdir ? İnfertilite, yani istenildiği halde çocuk sahibi olamama pek çok toplumda önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Tanım olarak, en az 1 yıl herhangi bir korunma yöntemi uygulanmaksızın haftada 2-3 kere girilen cinsel ilişkiye rağmen gebelik elde edilmemesi infertilite yani kısırlık olarak adlandırılmaktadır. İnfertilite görülme sıklığı toplumlar arasında büyük farklılıklar göstermez. Tüm dünyada çiftlerin yaklaşık yüzde onbeşi infertilite nedeni yardımla üreme tekniklerine başvurmak zorunda kalmaktadır. Bu çiftlerin büyük bir kısmında gebe kalamamanın nedenini açıklayacak sebepler bulunabilirken, yaklaşık yüzde 10-12sinde herhangi bir patoloji tespit edilemez. Bu çiftler açıklanamayan infertilite olarak adlandırılırlar. İnfertilitenin nedenlerini anlayabilmek ve tedavisini planlayabilmek için önce kadında ve erkekte üreme döngüsünün nasıl işlediğini ve gebeliğin oluş mekanizmasını anlamak gerekir. “Ne zaman çocuk sahibi olmayı planlıyorsunuz ?” sorusu pek çok yeni evli çiftin en çok karşılaştığı sorudur. Aslında bu soru yeni evlenen çiftlerin kendi kendilerine de ilk sordukları soruların başında gelir. Özellikle kadının çalışmadığı, geleneksel aile yapısındaki çiftlerde balayında gebe kalma hayali kuran çok genç çift vardır. Çocuğun ailenin geçimi ve işleri için önemli olduğu, kırsal alanda ise sadece ço

Kategori Kısırlık

Gebelik boyunca gerekli durumlarda ilaç kullanımı mümkündür. Ancak temel prensip, gerekli olduğu bilinen folik asit, kalsiyum ve demir gibi desteklerin dışında mümkün olduğunca ek ilaç kullanılmamasıdır. Çünkü kullanılan ilaçların bazı durumlarda yeni gelişmekte olan bebeğin organ taslakları üzerinde olumsuz etkileri olabilmektedir. Doğumsal sakatlıkların yaklaşık olarak %2-4’ünün gebelikte kullanılan ilaçlara veya toksik maddelere maddelere bağlı olduğu düşünülmektedir. İlaç alındıktan sonra annenin kanına karışan ilaç etken maddesi,plasenta adı verilen ve bebeği beslemekle görevli organ aracılığıyla bebeğe geçebilmektedir. İlaçların bebek üzerindeki zararlı etkileri alınan ilaç tipi, dozu ve bebeğin gelişimsel dönemi ile ilgilidir. İlaç gebeliğin çok erken bir döneminde alınmışsa yani embriyo oluştuktan sonraki 15-18 gün içinde alındıysa”hep ya da hiç”kuralı geçerlidir. Yani aslında bu dönem kabaca adet gecikmesi olmadan önceki dönemi. diğer bir deyişle bu dönemde alınan maddenin eğer embriyoya zararlı bir etkisi olursa embriyo ölür ve gebelik sona erer. Bu dönemde etkilenmeye bağlı olarak sakatlık oluşma ihtimali olmaz. Bebeğin ilaçlar ve toksik maddeler açısından en hassas olduğu dönem gebelik oluştuktan sonraki 17-90 gün arasıdır. Bu dönem kabaca adet gecikmesinden sonra başlar ve 12. haftaya kadar devam eder. Bu dönem bebeğin organ taslaklarının oluştuğu dönemdir. Gelişme

Günümüzde kadınlar tarafından evlilik ve annelik yaşı sürekli olarak ileriye ertelenmektedir. Bu ertelemenin nedenleri arasında öncelikle mesleki kariyerini sağlamlaştırmak, maddi güvenceyi sağlama kaygısı veya psikolojik olarak anneliğe hazır olmaya çalışmak sayılabilir. Ayrıca yaşanan teknolojik gelişmelersonucu yardımcı üreme teknikleri(mikroenjeksiyon-tüp bebek) ile hamile kalan kadın sayısında büyük bir artış vardır. Yıllarca hamile kalamamış pek çok kadın bu yolla gebe olmanın mutluluğunu yaşmaktadır. Bunun sonucu olarak da ileri yaş gebelikleri günümüzde daha çok görülmektedir. Önemli olan konu ise, kadının, sağlıklı bir gebelik ve gebe kalma potansiyeli üzerine, yaşın etkili olduğunun farkında olmasıdır. Bir kadın için fizyolojik anlamda en uygun doğurganlık yaşı 20-30 yaşlar arasıdır. Anne adaylarının 35 yaş ve üzeri olması durumuna İleri A nne Yaşı denir. Bu tip gebelikler riskli gebelikler grubundan kabul edilip daha yakından ve özel bir takip gerektirir. Aslında 35 yaş sınırı, tamamen istatistiki verilerden yola çıkarak saptanmıştır. Yani 35 yaş ve üzerindeki gebeliklerde anne adayları, daha fazla komplikasyon riski ile karşı karşıyadır ve anne yaşı arttıkça risk artmaktadır. Bu yaş elbette kesin bir sınır olmayıp, giderek artan bir risk artışını ifade etmektedir.Öncelikle gebe kalabilme konusunu ele alırsak; yaşın ilerlemesi gebelik oluşması için kesin bir engel de

Üçüz Gebelikte Neler Olacak ? Günümüzde çoğul gebeliklerin önemli bir kısmında sebep, yardımla üreme tekniklerinde (aşılama ve özellikle de tüp bebek rahim içine verilen embriyo sayısının yüksek olmasıdır. Yine yumurtlamayı sağlayıcı ilaçların da yumurtlama destek tedavisinde çoğul gebelik oluşumuna katkısı oldukça fazladır. Yumurtlamayı sağlayıcı tedavilerin en basiti olarak kabul edilen ağızdan tedavide bile ikiz gebelik oluşma olasılığı yaklaşık %5’tirLaboratuar şartlarında oluşturulan ( ve rahim içine nakledilen embriyo sayısı arttıkça gebelik oluşma şansı yükselmekte, ancak oluşan gebeliğin ikiz veya daha fazla sayıda olma olasılığı da artmaktadır. Doktor çoğul gebelik oluşma şansını azaltmak için nakledilen embriyo sayısını azalttığında ise gebelik şansı azalacaktır. Bu sebeple tüp bebek tedavisini uygulayan hekim dikkatli bir karar vermek zorundadır. Oluşan gebelikte bebek sayısı üç veya daha fazla olduğunda bu gebeliğin sağlıklı bebeklerin doğumuyla sonuçlanma olasılığı oldukça azalacağından bebeklerin sayısını azaltma (redüksiyon) gündeme gelir. Redüksiyon bebeklerden bir veya daha fazlasının gebeliğin erken haftalarında, diğer bebeklerin sağlıklı doğabilmesi için feda edilmesidir.Feda edilecek bebek ya da bebekler neye göre seçilmektedir ?Bebeklerden birinde bir anormallik veya yaşamla bağdaşmayan bir doğumsal kusur saptandığında bu bebeğin feda edilm